30 Haziran 2011 Perşembe

İlk Kez

ben hayatımda ilk kez bu kadar çok ilki bir arada yaşadım.

-ilk kez odam bu kadar dağınık oldu; ilk kez gerçekten bu odada nasıl olup da kendim kaybolmadığımı ciddi ciddi düşündüm.
-ilk kez sekiz saat uykudan suratım şişmiş, uykudan yorulmuş bir şekilde gerine gerine kalktım. artık on saat çok geliyor.
-ilk kez bu kadar çok çalıştım. ilk kez bir sınav için oturup günlerce inekledim, öküzledim, uyumadım ezberledim ve ilk kez bu aşırı çalışmayla düşük not aldım.
-ilk kez takvim kullandım. final gününü işaretleyip günleri çarpıladım; ÖSS'de yapmadığım şeydi.
-ilk kez bavulumu masa niyetine kullandım.
-ilk kez odamda bu kadar fazla miktarda su şişesi var.
-ilk kez post-it bitirdim. o bitmeyen kağıtların kırk renginden çeşit çeşit vardı bende ve ilk kez onlardan beş tanesi bitti.
-ilk kez odamın duvarları bu kadar renkli. sadece her dersin en püf noktalarını post-itlere yazıp duvara yapıştırdım ve oluşan duvar kağıdı utanmasa tavana değecek.
-ilk kez bu kadar çok şey bilip yine de hiçbir şey bilmediğim hissine kapıldım. şu anda önüme hasta koysan hikaye alacak, ortalama bir teşhis düşünecek kadar bilgim var, daha patoloji görmemiş olmama rağmen ve buna rağmen hiçbir şey bilmediğime yürekten inanıyorum.
-ilk kez öğrendiklerimi kendi üzerimde uyguladım. mesela bazal metabolizmamı hesapladım, kalori hesabı yaptım, kendi nabzımı ve tansiyonumu ölçtüm, kendi kendime teşhis koyup gittim eczaneden ilaç aldım. steril eldiven takıp takıp çıkardım, sonra şişirip balon yaptım. hepsini yapmadan önce ellerimi de yıkadım; evet, onu da öğrettiler, ne gerekse... bana sormayın.
-ilk kez çaktırmadan dil öğrendim; minimal gramer bilgisiyle bence çok akıcı latince konuşabilirim artık.
-ilk kez vücuttaki yapıların hepsinin yarısından fazlasını ezberden saydım.
-ilk kez House'u tam anlamıyla anladım. ilk kez ondan önce teşhis koydum ve teşhisim sonunda doğru çıktı. dikkat: daha patoloji bilmiyorum.
-ilk kez rüyamda doktor olduğumu gördüm.
-ilk kez bir sınavdan önce karnım ağrıdı.
-ilk kez gitar çalmayı bıraktım. o kadar ki iki elimin tırnakları da artık eşit uzunlukta.
-ilk kez "çok sıkıldım, değişiklik olsun" diye içtim, sarhoş oldum, sarhoş halimle alkol zehirlenmesi sendromu yaşayan arkadaşın kusarken saçını tuttum. ertesi sabah 8'de Eskişehir trenine biniyorduk, gezmek için.
-ilk kez insan vücuduyla ilgili hiçbir şeyi merak etmiyorum ve bir daha da asla etmeyeceğim. mümkünse yeni bir şey bulunmasın; bu kadarı yeter.
-ilk kez kışın kar yağarken kıçımı kalorifere dayayıp ders çalıştım.
-ilk kez konsere gitmek istedim, ilk kez sınav yüzünden bir konseri kaçırdım.
-ilk kez histerik bir gülme krizine girdim. ilk kez sinir bozukluğundan güldüm.
-ilk kez küf besledim.
-ilk kez hak ettiğimi alamayacağımı tamamen kabullendim.
-ilk kez bu kadar ıncık cıncık her şeyi ezberledim, tesadüfen kolay soru geldiğinde de dumur olup boş bıraktım.
-ilk kez bu kadar sık sabahladım.
-ilk kez bu kadar çok dersi bu kadar kısa sürede çalışmayı başardım.
-ilk kez insan kalarak 70 almanın imkansız olduğu bir sınavla karşılaştım.
-ilk kez 60'ın yedi göğün üstünden inme bir not olduğuna inanıyorum.
-ilk kez 50'ye bu kadar tavım.

bana bütün bu ilkleri yaşatan sevgili Hacettepe; seni tüm içtenliğimle lanetliyor, en yakın zamanda yerin yarılıp senin içine düşmeni tüm kalbimle diliyorum. inan bana bu ilklerin hiçbiri olmadan da mutlu mesut yaşayabilirdim; hiçbir eksiklik hissetmezdim. bir cennetlik insan evladının senin temeline kırk ton patlayıcı yerleştirip, seni tüm profesörlerinle birlikte moleküllerine ayırdığı gün, kırk kurban keseceğim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder