12 Haziran 2011 Pazar

Tam Bir Hiç

az önce tuvaletten geldiğimde Panda'yı yatağın içinde buldum. klasik "hey banana, watcha doin'" repliğimi söylediğimde aldığım cevap şuydu: "bir hiç. tam bir hiç." şu anda yaklaşık yarım saattir bir hiç yapmaya devam ediyor. üzerine yorganın yarısını almış, tavana bakıyor, duvarlara bakıyor, alnındaki sivilcelerin kabuklarını soyuyor ve gerçekten hiçbir şey yapmadan yatıyor. muhtemelen düşünmüyor bile.

siz hiç "hiç" yaptınız mı? "hiç" yapmak, aslında biri sana "napıyosun" dediğinde "hiiiiiç!" diye melodik bir şekilde uzatılarak verilen cevaptan fazlasıymış. tıp denen bu tuhaf oluşumun hayatıma bir katkısı daha. artık "hiç" yapmayı gerçekten başarabilmenin yanında, ihtiyaç duyuyorum buna.

"hiç" yapmak, yani gerçekten, gerçek anlamıyla "hiç" yapmak, çok zor bir iştir aslında. bir gün koltuğa uzanıp tavana boş boş bakmayı deneyin. uyumayacaksınız. tavandaki benekleri saymayacaksınız. düşünmeyeceksiniz; en ufak şey bile olmaz. ya da odanın yapısını ezberlemeyeceksiniz. karşıdaki resmi incelemeyeceksiniz. televizyon açık olmayacak. göz kırpmaktan başka bir kıpırdanış belirtisi göstermeyeceksiniz. müzik dinlemeyeceksiniz, mırıldanmayacaksınız, kafanızda hiçbir iç ses ya da müzik olmayacak. bir "hiç" yapmak, böyle bir şeydir.

bunun uykudan daha dinlendirici bir şey olduğunu söylediğimde çoğu kişi bana inanmıyor. peki ben en son ne öğrendim? bu "hiç" denen şey, meditasyonun en üst aşamasıymış. pro meditatörler (ne biçim bir tabir lan bu?) bu seviyeye ulaşmak için yıllarca düzenli olarak meditasyon yapıyorlarmış. zihnini eğitmekmiş bu; bunun için uğraşıyorlarmış. yani tam bir "hiç" yapmak, meditasyonun nirvanasıymış... ne uğraşıyorlar, anlamıyorum. geçeceksin karşılarına; başlayacaksın konuşmaya: "işiniz gücünüz mü yok, abicim?" diyeceksin, "gel iki hafta tıp oku; hiç uğraşmana gerek kalmadan ulaşacaksın nirvanaya! vallahi bak! garantili yöntem! gel iki hafta benim yerime geç, o kadar dersi sen çalış, sen ezberle; sonra en az on saat "hiç" yapmazsan şerefsizim! ben senin yerine meditasyon yaparım. eğitirim ben zihnimi. zor iş o, hiç uğraşma sen, gel yer değişelim..."

diyorum ya, işi gücü yok bunların da işlerini biliyorlar. "hiç" yapmak kadar rahatlatıcı bir şey yok dünyada. çok hoş, boş, duygusuz, hissiz, zaman kavramından uzakta bir şey bu. bu kadar yoğun çalışmanın stresini, zihinsel yorgunluğunu alabilen tek şey, muhtemelen, bu. tavsiye edilir. kestirmesini de söyledim işte: 300 sayfalık A4 baskı bir kitap alınır ve bir hafta içinde kitaptaki her şey tamamen ezber edilmeye çalışılır. haftanın ortalarına doğru zihin kendi kendine, bir çalıştırmaya ihtiyaç duymaksızın "hiç" yapmaya başlayacaktır.

geçen gün oturdum yatağımın üstüne, bağdaş kurup sırtımı duvara(aramızda bir yastık vardı) verdim ve odanın ortasında gerili ipe asılmış bir bluzu boş boş izlemeye başladım. önümden birkaç sinek geçti, bir süre sağa sola kıvrıldıktan sonra pencereden çıktılar, sanırım. ben bluzu izlemeye devam ettim. kısa bir süre sonra aklımdan bir düşünce geçti: "haftaya da komite var, kalkıp ders çalışayım." diye. saate baktım. ben oraya oturduğumdan beri iki saat geçmişti.

diyorum ya, erdim ben...

3 yorum:

  1. benim beynim hiç yapmıyo abi, kendini fantazi kurmaya programlamış, hayır reset de edemiyorum sorun oluyo yani. paso hayal fantazi... tepemdeki baloncuklar görülebilse zaten millet şok olcak da neyse ki henüz beynimizi dinleyemiyolar. az kaldı ben onu da bekliyorum ya neyse... benim beynimi düşünsene abi, dinleseler şu an mesela, izleseler fln... kurşuna dizerler lan :D

    YanıtlaSil
  2. demek ki neymiş? bir gün beyin dinleme cihazı yaparsam ilk sende denemeyecekmişim... :D

    YanıtlaSil