2 Haziran 2011 Perşembe

Dersler... Evet, Tabii.

iki gündür deli gibi ders çalışıyorum. tamam, aslında o kadar da fazla çalışmıyor olabilirim; ama iki gündür adam gibi dizi bile izlemiyorum. mekan değişikliği yaptık, Panda ve ben. yurt odası minnacık yer, boğuyordu artık bizi. önce kantine, sonra yurdun bahçesine yerleştik. güzel oldu. ders konusunda büyük ilerleme kaydediyorum, sanırım. 


ama iki günlük dizi perhizimizi bugünkü City Hunter seansı iyi bozdu. Lee Min Ho dersle aramıza girince bayağı dağıldık. adam iyi, hoş, tamam ama bu tiplemesi cidden fazla hoş olmuş. dizi beni fena halde sardı. ilk bölümündeki çingene pembesi pantolonunun şokundan sonra ikinci bölüm de ilaç gibi geldi zaten.


kore dizilerine verdiğimiz ara son bulmuş bulunmakta, belli olduğu üzere. çok sarıyor, diye izlemiyorduk; ama anladık ki onlarsız da olmuyormuş. yani, en azından ben anladım; Panda'yı bilmem. adamlar bağımlılık yapıyor, inanmayan denesin. denemesi bedava. ama uyarayım, izlerken asla yalnız olmamalı insan; geçirdiği krizi paylaşacak kimse olmayınca çok içine oturuyor. yazın ne yapacağımı ben de gerçekten bilmiyorum. 


yaz için dizilerim bilgisayarımda istifli gerçi; babam bana "gene yedin kotayı" diye saydıramaz. güvenceye aldım kendimi. zaten iki ay bir tatilim var, o kadarcık da çekmeli bence beni.


aa, yazın demişken; TRT "Personal Taste" dizisini satın almış; bu yaz yayınlayacakmış. ben diziyi bitirdim elbette; Lee Min Ho oynuyor sonuçta. ama ben orjinal sesiyle izledim, Türkçe altyazılı. bu dublaj olacak. ne sıklıkla yayınlarlar bilmiyorum, zaten on altı bölüm bir şey; ama her halükarda ben oturur onu takip ederim. gülmekten ölebilirim, yadırgayabilirim, aşağılayabilirim; ama bu izleyeceğim gerçeğini değiştirmiyor. Lee Min Ho'ya bakıp bakıp iç çekeceğim gerçeğini de değiştirmiyor. Lee Min Ho "game over" deyip de kızı öptüğünde eriyip biteceğim gerçeğini de değiştirmiyor... 


Koreli milletine buradan seslenmek istiyorum: lütfen... ama lütfen... gösterip de vermemeyi keser misiniz? bu çok zalimce!


zaten bugün Lee Mİn Ho'nun twitter'ını takip etmeye başladım, yarısı korece... korece öğrenesim geldi...


aklımı başıma devşirip mikrobiyolojimin başına dönmeliyim bence...

4 yorum:

  1. abi göstersinler, göstermeleri iyi de, dediğin gibi... versinler bide yanında, çayın yanında ikramiye gelen kurabiyeler gibi iştahla yerim sizi walla, kore yakışıklılar dünyası! duyun beni, bakın ben geldiğimde koreye, hiçbiriniz güvende olmayacaksınız, demedi demeyin. ayrıca sevgili çaylak, ben bile hangul okuyabiliyorsam senin gibi hiragana öğrenmiş biri hangulu bilmeli. o korece kelimelerin bi kısmını biliyoz çünkü, inan bak... ben twitterımdan takip ettiğim kore pop dünyasıyla bunu doğruladım; test edildi, onaylandı...

    YanıtlaSil
  2. ya ne uğraşacağım; başka işim mi yok? sanki tüm anatomi, fizyoloji bitti, sular seller gibiyim, finalden seksen alacağım da oturup bir de hangul çalışıyorum... bırak, allasen!

    YanıtlaSil
  3. finalden sora çalıııışşş...

    YanıtlaSil
  4. orasını karıştırma daha! beynim bulanıyor...

    YanıtlaSil