25 Ekim 2011 Salı

SMTown NYC

SMTown NYC... ağlarım ama...

yapacak bir şey yok. Amerika da bir Kore kadar uzak ve adamlar oraya gitmeyi tercih ediyorlarsa bu gerçekten sadece kader olabilir. ya da benim pulsuzluğum, bilemiyorum. gerçekten, benim için mümkün olsaydı, başka bir galaksiye bile gitseler onları izlerdim; zamandı, sınavdı, umrumda olmazdı. ama yok öyle bir dünya, ne yazık ki. hayır, bir de tumblr'da paylaşıp duruyorlar lanet lanet zımbıtrıları, zaten gidememişim canım sıkkın! o ne yaa, gifler, resimler... bi dur bi bismillah; en azından bi video falan koyun paylaşın kardeşim, bu ne?!

ama şimdi Mr. Simple'ın konser versiyonunu paylaşmışlar da... Suju çok azalmış bee! benim bildiğim Suju gitmiiş, bir avuç adam kalmış resmen... yazık! sekiz kişi lan! on beşten sekize; yarıya inmişler resmen! hadi onlar ona düşene kadar tanımıyordum ben onları; ama mesela Heechul'ün gidişinin etkisi o kadar ağır olmamıştı danslara falan. şimdi bir de Shisus yok; ortada kocaman bir boşluk oluşmuş, bir eksik var, bir azlık var yani. adam gerçekten temel taşlardan biriymiş, gördüm yani bunu. tamam, en iyi şekilde doldurmaya çalışmışlar; ama yani... çok eksik yahu!

ha bir video daha paylaşmışlar, 25 saniyelik. Eunhyuk tişörtünü çıkarıp kalabalığa fırlatıyor, sonra yardırıyor sahne arkasına. hah, dedim, sen şimdi kat karıları orada birbirine, arbede çıkar, milleti linç etsinler, tişörtünü de moleküllerine ayırsınlar... amacın bu muydu? sen yardır arkaya, yardır! işin bitti orada nasılsa!!

zaten bu eşya verme işine fena halde uyuzum. hayır mi işledin şimdi? hah, halt yedin yani! niye ona veriyorsun, ne gereği var? getir bana ver!! derdim bu aslında da, çaktırma. uyuzum, o kadar. mesela, yine tumblr'da paylaşılan bir olay; Zhou Mi hayranı iki kardeş ve bir arkadaşları konserde ön sırada; Zhou Mi geliyor bunların önüne, bunlar çığlık atmaya başlayınca sırıtıp atkısını veriyor... ya o kardeşlerden biri o anda kalp krizi geçirip ölseydi? düşündün mü hiç bunu? hıı?

aslında şimdi düşündüm de; ünlülerin açısından bakınca olaylar çok komik olmalı. düşünsene; çıkmışsın sahneye, gösterini yapmışsın... sahne kenarına biraz yaklaşayım diyorsun; korku filmlerindeki zombiler gibi yakalamaya çalışan eller sana uzanıyor, çılgın çığlıklar, millet ağlıyor, çırpınıyor, suratlar yamulmuş, kör bir hayranlıkla hepsi sana ulaşmaya çalışıyor... acırsın lan topluluğa! acır veririm yani ben de çıkarıp, uygun ne varsa artık üstümde. çok da eğlenirim yani o suratlara bakarken, komik değil mi? ünlü olmak hoş bir şey yaa, o sahne denen meret gerçekten çok hoş bir şey.

ama adamlar da hak ediyor orada öyle kendilerine bu derece tapınılmasını. o mükemmeliyet bende olsa narsizm krizine girerim şerefsizim! tımarhaneye falan tıkarlar beni herhalde; "ağır psikiyatrik sorunları var" tadında... psikolojik de değil bak; hastaneye yatırdım kendimi, psikiyatri yani, ilaç milaç, deneyler... delirtici bir şey o, vallahi bak. sadece sahnede bir işe yarıyorsun o zaman.

o değil de, Kyu'nun kırmızı kadife ceketiyle Yesung'un siyalar içindeki hali ne kadar mükemmel olmuş; nasıl yakışmış yaaa...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder